PROF. DR YILDIZ'DAN...DOĞADAN GELEN MEKTUP: COVİD -19...

PROF. DR YILDIZ'DAN...DOĞADAN GELEN MEKTUP: COVİD -19...

Dokuz Eylül Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi & Duygudurum Vakfı-DUVAK Kurucu Başkanı Prof.Dr.Ayşegül Yıldız dünyada salgına neden olan Covid-19 ile ilgili mektup yazdı

A+A-

 

Dokuz Eylül Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi & Duygudurum Vakfı-DUVAK Kurucu Başkanı Prof.Dr.Ayşegül Yıldız dünyada salgına neden olan Covid-19 ile ilgili mektup yazdı. Mektubunu sosyal medyadan paylaşan Yıldız şöyle dedi:

DOĞADAN GELEN MEKTUP: COVİD -19...

Evlerimize kapandık, ekrana kilitlendik, bilim kurgu filmlerde izlediğimize benzer bir senaryonun içinde ancak, gerçek dünyada hapsolduk. O zaman birey olarak, ülke olarak, ve dahi uluslarası kurumlar ya da dünya olarak bir oturup düşünelim.. Covid-19 bize ne anlatıyor ve bu kabustan hangi idrak ve kazanımlarla uyanmalıyız?

Dünya olarak:

Ey Uluslararası İlişkiler Komisyonları, Ey Gizli Servisler, Ey Nato, Ey İnsan Hakları Örgütleri siz her ne planlıyorsanız planlayın, doğanın kendi sürprizleri var; ve doğa kendi dengesinin planını size bırakmaz, kendisi yapar! Sizlerin kendi algınıza göre, kendinizce haklı gerekçelerle yaptığınız insafsız operasyonlar tek dünya olarak yani insanlık olarak, doğaya karşı gücümüzü daha da azaltmaktan öteye gitmez..

O yüzden siz artık vatan, millet ve ırk kavramlarını korumakla birlikte, insafsız insanlık dışı operasyonlara, katliamlara sebep olmamak ve dahi izin vermemek üzere ve hatta ülke bazlı olduğunda da önce insanoğlunu, yavruları ve ana-babalarını korumak üzere birlik olunuz! Dünyanın her neresinde olursa olsun insanlık dışı bir durum olduğunda da benden uzakta diyip, arkanızı dönmeyiniz; gördüğünüz gibi kimin kime ne kadar uzakta olduğunu belirleyen tek güç hala pek çok sırrına vakıf olamadığımız doğa!

Siz bugün Dünya kaynakları için planlar, operasyonlar yaparsınız ama yarın aldığınız ahlar ile öyle bir afet öyle bir salgın olurki, o kaynaklar size de kalmaz! Unutmayın ne kadar zengin olursak olalım ne ömrü uzatabiliyoruz, ne kapasitemizin ötesinde yiyebiliyoruz, ne de üst üste 10 takım elbise giyebiliyoruz. Dünyada aç insanları ölüme terk ederken, kıyıya vuran bebekleri görmezden gelirken bakın bir minicik virüs Yarasayı İnsan’dan ayırt edemez oldu ve hepimize güç ayırt etmeksizin kafa tutuyor!

Ülke olarak:

Ey Türkiye sen ki dünya coğrafyasının en nadide kesiminde, 1000 yıllık islam ve var oluş tarihinle sınırların büyük ya da küçük varsın!

Sen ne zaman bilim düşmanı oldun, ne zaman alimini ayağa düşürmekten hicab duymaz odun? Bilmezmisinki islam dini ilim etmeyi ibadet sayar!

Bilir misin gerçek bir hekimin bilmesi gerekenleri aklına nakşedebilmesi için nasıl bir beyin, nasıl bir sabır ve nasıl bir zaman gerekir?

Sen ne zaman tebabeti ülkenin ilk 100 ila 1000’i arasındaki genç beyinlerin tercihinden çıkarıp, 20.000 ila 100.000 arasındaki sıralamaya düşen beyinlere emanet etme cüreti gösterdin? Sen ne zaman Amerika’da Avrupa’da parmak ısırtan Üniversitelerini akıl dışı hizmet bedeli ödeme politikalarınla iflasa sürükler; ve oradaki dünya çapında hocalarını saygısızca vefasızca küstürüp uzaklaştırır hale geldin?

Görmez misin tebabet aşkının tebabet ilmi ile, nadide bir beyin ve kalpte yoğrulmasına izin vermezsen bir gün gelir; Azrail ile aranda en yakının duramazken (tabii ki yaradanın izin verdiği ölçüde) Azrail’in önünde senin için siper olmaya çalışan yetkin bir sağlıkçı kurtarıcın ve/veya yoldaşın olamaz!

Bilim, Fen, Matematik ilimlerini en cahil vatandaşına saygı ve idrak ile dinleyebilecek kadar, en yetkin vatandaşına da alanın Dünya Liderleri ile aynı Beyin Fırtınası masalarına oturacak kadar öğretmezsen, ciddiye almaz öncelik vermezsen eğer, yaptığın diğer güzelliklerin, kahramanlıkların, inşaatların hiçbir anlamı kalmaz zira onlar seni yok olmaktan kurtaramaz..

O halde ne olur, artık gafletten uyan! Uyan ki, vatanın her karış toprağından asil Türk milletinin zeka genini değerlendirebileceğin öğrencilerin akın ettiği Fen Liselerin olsun!

O halde ne olur, Bakkal dükkanı gibi açılmasına müsade ettiğin Vakıf Üniversitesi adı altındaki sözde eğitim tüccarlığının önünü kapat; ve köklü gerçek Üniversitelerini yeniden güçlendir ve o ilim yuvalarını 10 yaşından beri her anlamda farkını ispatlamış ve bilgi ile yoğrulmuş beyinlere bırak! Birbirinden güzel inşaatlarda birbirinden güzel aletlerle donattığın Şehir Hastanelerini o Üniversitelere bağla ve tüccarlara yandaşlara değil Gerçek Alimlere emanet et!

O halde ne olur her ilimi ama özellikle tebabet ilmini o kadar yüklü bilgiyi su gibi aklında tutup, problem çözmeye yönelik işlemden geçirebilecek beyinlerin tercih edeceği hale getir. Getir ki o genç beyinler dünya çapında alimler ve orjinal textbooklar ve tabii yayınlar ile en yeni bilgiler ile donanıp yoğrulsun; yoğrulsunki senin ya da vatandaşının canı sıkıştığında yetkin donanımlı kurtarıcılar olarak kırık kalple değil, aklın ve bilginin zekatına inanan iman ile ve meslek aşkı ile yardıma koşsun!

Ve milletinin zeka geninde bir tuhaflık olduğuna inanmıyorsan eğer, eğitim için daha 4-5 yaşından itibaren her ne yapıyorsan yap ki matematik ortalaması 40 üzerinden 1.5 ila 2.5 soru olan bugün ki gençlik ile, en az ortalama 10-15 soru yapabilen bir gençlik yer değiştirsin!

Akıldan, bilgiden, sorgulanmaktan değil cehaletten kork! Arkanı cahile değil, alime daya; daya ki millet olarak imanını, insanlığını, sınırını, ırkını ve milletini korumakta yine tarih yaz; yine örnek ol!

Birey olarak:

Ey insan koştururken vakit bulamazdın, evladınla oynamaya, eşinle dertleşmeye, Yaradana şükretmeye, kendini geliştirecek kitaplar okumaya.. Al sana ne güzel vakit önce bir kendinle yüzleş nasıl daha iyi daha faydalı bir insan, daha mutlu eden bir eş, daha harika bir anne, daha ilgili ve doğruyu öğreten bir baba olabilirim diye..

Elimde ne çok şey var ve bende olup onda olmayan ne çok insan var diye..

Bir düşün attığın yemekleri, dolapta fazla bekleyen giysilerini, bitmeyen meşguliyetlerini ve bir dur; bir yetin, bir paylaş; bir şükret, ve bir idrak et; ne oldu da bir virüs Yarasa ile İnsanı ayırt edemez oldu diye?

Yerin altı, üstü, beynin içi, embriyonun tıpa tıp aynı hücre yumağından sırf uzaysal yerleşimden ip ucu alarak bulunduğu yeri anlayıp beyin ya da organ olmak üzere harekete geçtiğini...

Kendini çok akıllı sanıyor her konuda konuşuyor, alim dövmeye filan kalkıyorsun ya bir düşün ne kadar çok okuyup ne kadar idrak edebilirsin ve idrak ettikçe ne kadar ölçülü ve ne kadar faydalı olabilirsin diye..

Yazılan mektubu okuyacak aklı verene şükür ile, herkesin öğreneceğini bir an evvel öğrenmesi ve evliyaların, alimlerin yattığı bu yurttan Covid-19 ve tüm benzerlerinin bir an önce eradike olması temennilerimle...

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.