VİCDANIN SESİ ONURLU KALEM: BEKİR COŞKUN...

Atilla KÖPRÜLÜOĞLU

VİCDANIN SESİ

ONURLU KALEM:

BEKİR COŞKUN...

"Ne çok giden olur..

O ne çok vedadır..

Bu mevsimde ne çok 

Beni unutma vardır..."

Az yazardı, öz yazardı. Namusuyla gazetecilik yapanlar arasında ilk sıralardaydı.  Mahkemelerde süründürüldü,

asla af dilemedi. 

Eğilip bükülmedi,

kimse ona “satılık kalem” diyemedi.

Hoşgörüsü, tevazusu muhteşemdi  , İnsanlara, olaylara o kadar esnek ve anlayışla yaklaşırdı. 

Ustasıydı usta Bekir Coşkun!.. 

Saygınlığı, ilkeli duruşu tartışılmazdı.

Katıksız yurtseverdi, "Cumhuriyetçi" kimliği ön plândaydı.

En çok paylaşılan yazılarından birinde şöyle yazmıştı;

“Ben Atatürk’ü sevmeyenleri de sevmem.

O bir insan değildir bizler için.

Bir ilkedir, bir idealdir, bir rejimdir, bir ülkedir, özgürlüktür, bağımsızlıktır, medeniyettir.

Biz hepsine birden ‘Atatürk’ deriz.

Bu yüzden dilimizden 

düşmez…"

Yine bir yazısındandır;

"Bu vatanın çiçekleri bitmez!

İstediğin kadar yol…

Çiçek tarlasıdır burası.

Hep 'Mustafa Kemal' açar…" 

Ailelere seslendi bu satırlarıyla;

"Babalar, anneler birer okul olun...

Okul artık sizsiniz...

Çocuklara lâik cumhuriyeti,

Cumhuriyet sevdasını,

Cumhuriyet devrimlerini öğretin.

Mustafa Kemal’i anlatın...

Unutmasınlar..."

“Sevgiyi yok edenler dışında” bütün insanları, bütün canlıları sevmek gerektiğini düşünendi.

Vicdanın gözü, kulağı, sesiydi işte!

****

"Benim kalemim hep şefkat, merhamet, sevgi istedi...

Kine, nefrete, merhametsizliğe kızdım" yazandı...

Yüreği kadar büyüktü Bekir Abi. 

Toplumun yüreği olmayı hak edecek kadar! 

Haluk Isık Hocam ne güzel yazmıştı;

"Bekir Coşkun olmak zordu, o yazısıyla yüreğiyle bunu hepimizden bir parçaya dönüştürdü."

****

Hayvanlara tutkuyla bağlıydı. 

Onlar da Bekir Coşkun’a..

Pako'yu nasıl unuturuz?  "Pako'ya Mektuplar" kitabında yazmıştı;

"İşte böyle Pako.  Gördüğüm her kuş, tanıdığım her yaratık, peşinden baktığım her tavşan, sırtüstü uzanıp seyrettiğim her şahin beni büyüledi. 

Yüreğimde inanılmaz fırtınalar koptu.

Artık âşıktım Pako. 

Dağlara, ormanlara, ağaçlara, derelere, taşlara, kayalara, dikenlere âşıktım.

Sevgimin öyküsünü anlatıyorum sana…

Bizler, bizi sevenleri gözlerinden tanırız…

Onların yüreklerindeki sevgi, güzel yüzlerine yansır.

Onların gözlerini gördüğümüz zaman sevinip çılgına dönmemiz ondandır…

Bizler; kimimiz evlerde, kimimiz barınaklarda, kimimiz sokaklarda,

kimimiz karanlık bir kuytuda yaşayabiliyorsak, tümünü, bizleri seven o iyi insanlara borçluyuz…

Onlar iyi insanlar…”

****

Anekdot meslektaşımız

Faruk Bildirici'den;

"Bekir Coşkun ağabey ile birgün yazılarıyla ilgili sohbet ediyorduk.

'Belki yazarlık da insanlar gibidir; doğar, büyür ve ölür' demişti.

O günlerde endişeliydi.

Ama bugün Bekir Coşkun hayatta olmasa da yazarlığı yaşıyor, insanlığı da…"

****

30 Eylül 2020'deki Sözcü'de son yazısındandı şu satırlar;

"Yazı bilmem.

Yazarım yazı bilmem.

Bu yaz böyle geçti.

Gelecek yazı bilmem..."

Bir yıl önce bugün “Eyvallah” dedi, gitti!

****

Seni,

o hep gülümseyen yüzünle anımsayacağız 

Yerin;

yüreğimizin sıcaklığı Bekir Abi. 

Yazılarınla, kitaplarınla, anılarınla.

Saygıyla, sevgiyle, rahmetle...