YAŞASIN TÜRKİYE 

Atilla KÖPRÜLÜOĞLU

“Çanakkale direnişimiz sırasında siperlerimizde en değerli şey cephane kadar morfin ağrı kesiciydi.

Sedyeciler hiç durmadan cepheden yaralı taşımaktadır. Doktorlar, yaşama şansı olan askerlerle ilgilenebilmekte, son derece az olan ağrı kesici iğnelerden yapabilmektedir. 

Her askerin başında saatlerce durmayı, yaralarını en büyüğünden en küçüğüne kadar tek tek elden geçirmeyi hepsi de gönülden arzulamaktadır ama bu olanaksızdır. 

Bir doktor, ayağı kopmak üzere olan ve bağırsakları dışarı taşmış bir halde sedyeyle önüne getirilen askeri görünce, taşıyıcılara seslenir: 'Bunu kaldırın!..'

Bu sözü, savaşın her günü kim bilir kaç kez söylemektedir: 

'Bunu kaldırın!..'

O an, can çekişmekte olan tahminen 16-17 yaşındaki asker inilti halinde seslenir: 

'Baba! 

Beni tanımadın mı Baba, yardım et!..'

Tanık olduğu bu olayı anılarında anlatacak olan Dr. Salih Dörtbudak duyduğu ses karşısında taş kesilmişcesine duran eliyle yüzünü kapatmış arkadaşına bakar. 

O doktor; oğlu can çekişen Tarık Nusret’tir!

Dr. Nusret çaresizlik içinde elini indirir, oğlunun kanlı yüzünü siler ve sedyecilere şunu söyler: 

'Bunu gölge bir yere kaldırın!..'

Her gün onlarca defa söylediği sözde, 

oğlu için istediği tek ayrıcalık; 

‘gölge bir yer’dir!..”

****

Dr. Tarık Nusret; o ağrı kesiciyi vurmadı oğluna. 

Çünkü biliyordu ki; ameliyat edilse bile yaşayamazdı. 

Onun görevi ağrı kesiciyi hayatta kalabilecek olanlara kullanmaktı; evlâdı da olsa yapmadı, yapamazdı. 

Sunay Akın’dan dinlemiştim biricik oğlunu ölümü bekleyenlerin arasına gönderen doktor babanın dramatik öyküsünü. 

Öyküyü şu sözle bitirmişti Sunay Hocam;

“Bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir!”

****

Çanakkale; inancın zaferidir, ölüme gülümseyerek gidenlerin!.. 

Mustafa Kemâl Atatürk ve O’na inananları da yüreklendiren, kurtuluşa kuruluşa doğru umut çiçekleri açtıran ışıktır! 96 yıllık Cumhuriyetimizin yapı taşıdır!

****

Bu öyküyü bağlarsak; Emperyalizmin gücü... Hegemonyası... 

Tehditleri...

Ancak milli değerlerden uzak, 

Dr. Tarık Nusret gibi Yahya Çavuş, 

Yüzbaşı Yusuf Kenan, Seyit Onbaşı, 

Nezahat Onbaşı, Mücahide Hatice Hanım, 

Nene Hatun, 

Gazeteci Hasan Tahsin,

Miralay Reşat Çiğiltepe gibi onurlu...

Mütevazı kahramanları

-olmayanlara- söker! 

Bir Mustafa Kemâl çıkaramayanlara söker! Kafa kesici canavarları BOP’da kullanmak ve hedef ülkelerde kan dökmek için kullananlar!

Trump gibi… 

“PKK bizimle birlikte çalıştı onlar kendi toprakları için savaşıyorlar, silah ve büyük miktarda para verdik” diyen -saati saatine uymaz- dengesizler! 

Şunu bir kez daha iyi bilin: 

Bu coğrafya...

Anadolu yaylası; 

hakkı olmadığı için bir tek ağrı kesiciyi bile oğluna vermeyip ahlak ve yurtseverlik dersi veren o "paslanmaz yürekli, cesur, kararlı" insanlarca vatan yapılmıştır!.. 

Bizler de hissi senetleri paha biçilemez o vatanı, bu toprakları gırtlağımıza kadar dolu dolu severiz. Bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış bir ülkeyiz biz!

Ayrıca; kimseye de yurtseverliğimizi sorgulatmayız!

Yaşasın Türkiye